Kokteylin Kısa Bir Tarihi
İnsanlık binlerce yıldır (yaklaşık 10,000 yıl olduğuna inanılıyor) alkollü içecekler tüketiyor ve o çağlardan beri içeceklerini karıştırmanın belli yollarını buluyordur; mesela Antik Yunanlılar şaraplarını bal gibi çeşitli tatlandırıcılarla tatlandırmışlar veya peynir, bal ve soğan karışımıyla tüketmişlerdir.
Neyse ki, miksoloji sanatı o günden bugüne fazlasıyla gelişti (ve artık çiğ soğandan daha lezzetli seçeneklerimiz olduğuna hemfikir olabiliriz.) Peki bu değişim nasıl gerçekleştirdi? Sen de çok sevdiğin kokteyllerin bugüne nasıl geldiklerini merak ediyorsan bugünkü yazımızda kokteyllerin kökenlerine doğru harekete geçiyor, tarihin tozlu bardaklarını aralıyoruz.
KOKTEYLLERİN ORTAYA ÇIKIŞI
Kokteyl birçok kişi tarafından bir Amerikan icadı olarak düşünülse de aslında Hint punch içeceklerinden ilhamla ortaya çıkmış bir kültür geçmişi vardır. Hindistan’ın kolonileştirilmesinin ardından da punch Avrupa’ya yayılmaya başlamış ve özellikle İngilizler tarafından oldukça sevilen bir içecek haline gelmiştir. Hatta kokteyl kelimesi bile ilk kez 1798 Mart’ında bir İngiliz gazetesinin baskısında görülmüştür.
Miksoloji sanatının gelişimi ise sıklıkla Profesör veya kokteyl profesörü olarak da hitap edilen Amerikan barmen Jerry Thomas sayesinde olmuştur. Profesör tüm Amerika ve Avrupa’yı dolaşarak, kokteyller üzerine bir ansiklopedi niteliğinde olan The Bartender’s Guide adlı kitabını yazmıştır. Kokteyllerin evriminin Amerika’da gerçekleşmesinden ötürü de kokteyl tarihçisi David Wondrich, kokteylleri Amerika’nın ilk mutfak geleneği olarak ilan etmiştir.
Jerry Thomas gibi öncülerin sayesinde Amerika’da kokteyller giderek yaygınlaşmış, bar sayıları artmış ve kokteyller dünya çapında önemli bir içecek kültürü haline gelmeye başlamıştır.
BUZ KRALI TUDOR
Giderek büyüyen bar endüstrisi insanların sosyal yaşamında önemli ve sıcak bir yer tutmaya başlasa da tek bir sorun vardı. Sıcak! Henüz buz taşımacılığı icat edilmediği için bara giden herkes içeceğini oda sıcaklığında içmek zorunda kalıyordu. Yani tüm o Highball ve Mint Julepler yıllarca sıcak olarak içildi!
En hızlı taşımacılık yolunun gemi olduğu bir çağda buz ithalatı işine girişen iş insanı Frederic Tudor (günümüzde bilindiği adıyla Buz Kralı) sayesinde ise artık kokteylleri sıcak içmek zorunda değiliz!
Buz Kralı Tudor sayısız kez buzu soğuk iklimlerden sıcak iklimlere taşımayı denedi ve sayısız kez başarısız oldu. Ancak bir gün uzun yıllardır çalıştığı hayalini gerçekleştirdi ve bu sayede de kısa sürede milyarder oldu. Buzlu kokteyllerin dünyaya yayılmasıyla birlikte kokteyl tüketimi tavan yaptı ve oldukça büyük bir sektör haline geldi. Ama sonra bir anda tamamen yok oldu.
PROHIBITION DÖNEMİ
17 Ocak 1920 günü Amerika’da ulusal İçki Yasağı Genelgesi yürürlüğe girdi ve yüzde 0,5 üstünde alkol içeren tüm ürünlerin tüketimi yasaklandı. Amerika’daki birçok bira fabrikası, şarap evi ve damıtım evi kapılarını bir daha açılmamak üzere kapattı. Birçok yetenekli barmen mesleklerine devam edebilmek için yurtdışına taşındı ve içki yasağı son bulduktan sonra birçok barmen yeni hayatlarını kurmuştu bile.
İlginç olansa yurt dışında yaşayan Amerikan barmenler çok fazla farklı kültüre maruz kalmıştı; Tiki kültürü başta olmak üzere birçok kültürden etkilenen miksoloji uzmanları yeni kokteyl kültürleri yarattı ve kokteyl tüketimi yeniden yükselişe geçti.
MALUM TİKİ OLAYI
1934 yılında Prohibition döneminde biraz cebini doldurmuş iş insanlarından biri olan Ernest Raymond Beaumont Gantt, Hollywood’da açtığı yeni restoranını tropik bir dekorasyonla süsledi ve rom bazlı yenilikçi kokteyller yapmaya başladı. Gantt’ın mekânı inanılmaz bir başarı yakaladı ve bu başarının ardından da Gantt’ın yarattığına benzer tarzda birçok yeni restoran/bar açıldı.
Böylece aslında Polynesia kültüründen etkilenmiş Tiki denilen bu oldukça farklı yeme/içme deneyimi tüm Amerika’yı etkisi altına aldı. Pina Colada’dan Margarita’ya birçok önemli kokteylde Tiki kültürünün yükselişi sırasında icat edildi.
Kokteyller sosyal aktivitelerimizden pop kültürüne kadar hayatımızın birçok alanında büyük etki yaratmıştır. Sosyal hayatın sıkı bir parçası haline gelen barların sayısı kokteyller sayesinde oldukça artmış, popüler kültürde ise James Bond’dan The Big Lebowski’ye birçok filmde, kitapta ve şarkıda kokteyller, karakterlerin yaşam biçimleriyle sanatın bir parçası olmuştur.
Tabii ki, miksoloji aynı zamanda başlı başına bir sanat olarak görülür. Bir kokteylin malzemelerini, yapılışını, sunumunu anlamak da tıpkı bir sanatçı gibi ustalık ister. Sen de bu sanatta kendini geliştirmek isteyenlerdensen, bu yazımızı okuyarak evinden çıkmadan Viski Kokteyl yolculuğuna başlayabilirsin.